Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yeni yas, yeni sene ve gectigimiz gunler

Az once kendime yeni yil mektubu yazarken, burayi unuttugumu farkettim :) Bir ozet geceyim dedim, malum Ocak ayinda buradaki 2.yilim da dolacak. Londra'daki hayatim normal akisinda devam ediyor, is-ev, arada bir arkadaslarla bulusmacalar vs. Gecen Kasim ayi sonunda baslayan guzel bir maceram var, seneyi devriyesi hatta bak. Butun hayatim boyunca "soyle de bir sey yasasam ne guzel olur ama, olmaz, olsa da benim basima gelmez" dedigim sey oldu. Umarim uzun sure de devam eder. 💙 Kasim sonunda 45 yasima girdim. Parti falan olmadi, sessis sedasiz giriverdim oyle. Canim J. gelmisti, onunla yemek yedik kutlama icin. Bu sene baya gezdim, yeni yerler gordum. Edinburgh icin post acmisim ama tamamlamamisim, burada bahsedeyim Mart ayinda J. ile Londra'dan Glasgow ve Edinburgh'a trenle gittik. Glasgow'da 1 gun gecirip hemen Edinburgh'a gitsek daha iyi olurmus, Glasgow'da yapacak pek bir sey yoktu. Tuhaf bir sekilde cok fazla muzik magazasi ve dovme studyosu vardi
En son yayınlar

ah Edinburgh!

buraya bir Iskocya yazisi, fotolari, anilari falan gelecek. nasil oldu da yazmamisim simdiye kadar, aklim nerelerde acaba :) simdilik cok guzeldi diyeyim, sonra tamamlayacagim.

simdi sirada guzel seyler

aslina bakarsan, ofisteki bazi sacma sapan durumlari saymazsak, hayatimda uzun suredir ya normal seyler oluyor, ya cok guzel seyler. haliyle, kotu bir sey mi gelecek/olacak hissi mevcut. simdilik bunu es geciyorum. yine de ayan beyan yazmayacagim, cunku ne zaman %99 kesinligi olan bir seyden bahsetsem %1'lik olasilik devreye giriyor, gibi gibi oluyor. hep kendi hayatimda da olmasi icin ozendigim, eksikligini dert ettigim, uzerine hayaller kurdugum, olmama sebebini hep kendime bagladigim, olan hali cok tatli bir sey. mutluluk veren sey. sonraaaa, evle ilgili keyfim yerinde. kucuk kucuk degisiklik planlari yapiyorum dekorasyon olarak. her sey var cok sukur, ancak evin hissettirdigi duyguyla ilgili boyle nasil tarif etseeeem; yagi, limonu, baharati, yesilligi tam da nar eksisi unutulmus kisir gibi ya da yaz aksami serininde balkonda otururken iceriden almaya usendigin salin eksikligi gibi, cok tatli bir yagmur yagmis da toprak kokusu yayilmamis gibi. neyse iste, bulacagim o eksik reng

bosluk

kesin bir yerlerde, bir dilde, "aklindan yuzlerce cumle gecirip hicbirsey soylememek" anlamina gelen tek bir kelime vardir, yoksa da ben hemen yaratiyorum: "finilfih" bu aralar finilfihim biraz. yazacak dusuncem, anlatacak duygum olmadigindan degil. sacma sapan seyler de var, cok tatli seyler de. sadece paylasima kapaliyim bu ara, gecer ama yakinda.

gecen sene bu zamanlar

bir yol telasi, bir yeni hayata baslangic heyecani, bir birakip gitme huznu, bir tanimlanamayan ama tartsan 100kg gelecek duygu yogunlugu... 15 Ocak'ta Londra Stansted'tan ilk girisim, ay sonunda donup evi kapatirim, isimden ayrilisimi tamamlarim derken, sinirlarin kapatilmasi ve Subat sonuna kadar burada kalisim. O periyotta ev tutarak, buradaki yerlesikligimin ilk resmi adimini atmam, duygu dalgalanmalari, kopuslar, donusler, alismalar, ozlemeler, aglamalar-ama deli gibi, kavusmalar, hastaliklar, mutluluklar-sanki hep oyleymisiz gibi, geriye geriye gelisler derken burada tekrar tasinmam ve sanki hem goz acip kapayincaya kadar, hem 3 sene gibi gecen 1 sene. bazi seyler hic degismezken, cok seyler de degisti. birak satir aralarini, kelime aralarinda yazmadiklarimdan 50 sayfa daha cikar. kendi hayatimin senaryosunu ben yazsam (biz yazmiyor muyuz zaten?!) boyle olmazdi, ama simdiye kadar iyi ve kotusuyle butun olarak bakinca fena gitmemis. hele su siralar sahnelenen kisim cok iyi

karincalari beslemek

bazen, hele ki aylik dongumun baslamasina yakin zamanlarda, yegenlerimin kucuklugunu, beni kapida coskuyla karsilamalarini, onlarin o pombik elleri, minnos yanaklari, kikirik guluslerini falan hatirlayinca gozlerim doluyor, agzimdan sacma sapan-buraya yazmayacagim zira yazilisi yok- ama sevgi icerikli kelimeler dokuluyor.  tuhaf gelecek ama kendi cocukluk fotograflarimi gorunce de, bir mincirma istegi geliyor fotograftaki kendime. gecen gun biraz daha tuhaf bir duygu durumu yasadim. paylastigim kitap sayfasindaki cumleler beni cocuklugumun-hatta gencligimin- gectigi uskudar'daki odama goturdu. goturmek ne, isinladi. odamin balkon kapisina, kapinin esigine, esikteki karincalara, comelmis karincalara bakan bana. baharla beraber karincalar gunyuzune cikarlar bilindigi uzere. ve tabii balkonlar, camlar da baharla beraber acilir, yaz sonuna kadar kapanmaz olur.  cocukken annemden bazen azar isitmeme neden olan karinca arkadasligimi hatirlatti kitaptaki satirlar.  onlari minik ekmek veya

ben kul yutmam!

aynen. ancak dogru yontemlerle gelirseniz komuru cigneterek yedirebilirsiniz. asiri supheci, hemen her seyi kabullenmeyen tarafimin yanisira, bazi oltalara cabuk gelirim. halen bilmeyen kaldiysa, yontem ogretmis olayim diye yaziyorum, kamu hizmeti. birkac ince soz, dusunceli hareket, istikrarli davranisla beni avcunuzun icine aldiniz tebrikler! kolpaligi farkedince, ayni hizla da parmaklarinizin arasindan kayip giderim, o ayri. delik desik olmamin sebebi o.